5 Şubat 2012 Pazar


                               KAMUSAL    ALAN-KENT MEYDANLARI
    
Tarih boyunca kentler özgürlüklerin alanı olmuş,farklılıkları bir arada barındırmıştır.Toplumdaki farklı kültürlerin ve düşüncelerin bir araya geldiği kentlerin kamusal alanlarında gerçekleşir.1980’li yıllardan itibaren yeni toplumsal hareketlerle birlikte sosyal bilimlerin kamusal alan üzerine düşünmesinin nedeni toplumların içindeki farklılık arayışlarıdır.Aynı toplumda hem farklı kalıp hem de bir arada nasıl yaşanacağı sorusuna cevap kamusal alandan gelmiştir.Demokratik ya da açık bir kamusal alan için,güçlü bir sivil toplum ön koşuldur da diyebiliriz. Kamusal alan kavramının önplana çıkması 2000’li yıllardadır.Toplumu ayıran değil bir arada tutan nedir?  Aile birimi mi? Etnik köken mi? Ortak kültür mü? Din mi? Politik bilinç mi? böyle düşünüldüğü zaman kamusal alan,sivil tolumdan farklı olarak bu farklılıkların bir arada olabileceği ortam bir alana karşılık gelmektedir.Kamusal alanla demokrasi arasındaki ilişkiyi en açık seçik ortaya koyan Alman bilimci siyaset bilimci Jurgen Habermas 18.yüzyıldan beri kamusal alanın tarihçesini araştırdığında ilk gördüğümüz eğitilmiş kesimlerin edebiyat çevrelerinde fikir kulüpleri,kahvehaneler ve kadınların da girebildiği salonlarda hem sivil toplum kavramını hem kamusal alanın siyasetin altında,siyaseti besleyen ama siyasetle sınırlanmayan bir alan olması gerektiğidir.Habermas kitabının ikinci bölümünde kapitalizmdeki araçsal akılcılığın,giderek ideal,daha rahat işlemesi gereken kamusal alanın altını oyduğunu onu yozlaştırdığını vurgulamıştır.Yani vatandaşlık tanımını eleştirmeyen,olduğu gibi alan,insanların farklılıklarını özel alanda bırakan bir tanımlamadır.80’li yıllardaki toplumun dokusuna ve arayışlarına Habermas’ın kamusal alan anlayışı yetersiz kalmıştır.Demokratik ya da açık bir kamusal alan için güçlü bir sivil toplum ön koşuldur da diyebiliriz.Son yıllarda küreselleşme süreciyle dünya kamusal alanından bahsedilmeye başlanmıştır.Yeni yeni oluşmakta olan bu alan global,milli sınırların ötesine geçen,dünya sistemi tarafından internet aracılığıyla ulus ötesi boyuta ulaşmaktadır.Bütün bu araştırmalar aslında görünmeyeni görünür hale getirmektedir.Bizim gözümüzde doğallaştırılan düşünce kalıplarını,kalıplarından çıkarmak,yani iktidar ilişkilerinin üstünü örten değerler sistemini çözümlemeye çalışmak anlamına gelir.Türkiye’de kamusal alan dediğimizde ortak alan olarak görülmemekte,çoğunlukla devlete ait bir  alan olarak görülmektedir.Fransız kent sosyoloğu Henry Lefebure’in’’Kentsellik’’ kavramı ile ifade ettiği tüm çeşitliliğiyle kentlilerin oluşturdukları ve birlişkte paylaştıkları kentin kamusal alanıdır.Kentler ekonomik etkinliğin,toplumsal yaşamın,düşünsel gelişimin merkezidirler.Kent merkezleri,toplanma alanlarıdır.Farklı toplumsal gruplardan farklı kültürlerden bireylerin bir araya geldiği iletişim içine girdiği,farklılıkların çatıştığı ve birbirlerini dönüştürerek var oldukları yerdir.Tüm bu nitelikleri ile kent yaşamını oluşturur.Kentin kamusal alanı kentlilerce paylaşılan,herkese açık bu niteliğiyle anonim olan,kimsenin yabancı sayılmadığı,herkes tarafından erişilebilen,farklı konum ve bakış açılarının birlikte varolduğu paylaşım ve eylemalanıdır.                                  

                                                                                                                                     Gülderen CEBECİ








   




Özgürlük alanı   2012            Gülderen Cebeci
Seramik


Kamusal alanlar düşüncenin eylemlerin özgür kılındığı ortak alanlar olabilmenin yanı sıra gerçekten toplumun kendini ifade edebildiği,düşünce ve tartışmaya açabildiği özgür alanlardır.Düşüncenin suç sayıldığı yerde özgür alan var mıdır?





























Yerini Değiştirenler-Yerine Konanlar   2012                        Gülderen   Cebeci
Seramik


Bir kamusal alan olarak kentin ve kentselliğin sürdürülmesi varlığı ile doğrudan ilişkili olarak ön plana çıkmaktadır.Kent meydanlarında yer değiştirmeler yerini AVM’lere bırakırken aynı zamandaçalışanlarının da yer değiştirmelerine        sebep vermektedir.










Kamusal Rant (Meydan-Plaza)   2012          Gülderen  Cebeci
Seramik

      Kamu yararı adı altında rant elde etme amacıyla kamu alanları işgalcilere satışı yanında kentsel projeler yoluyla tüm topluma ait olan,toplumun tüm bireylerince paylaşılan ve herkese açık olan  bir ortak alan olarak anlaşılması ve benimsenmesi ortadan kaldırılmak isteniyor.Gerçekte bu mekanlarda kısıtlanmış,ticaret,eğlence ve boş zaman geçirme aktivitelerinden ibaret bir kamusal yaşam simülasyonundan söz edilebilir.Maliyeti yüksek toplumsal standartların sahibi olan batıdan kaçan finans kapitalin durağı İstanbul,şehir-ülkenin tüm tarihsel borçlarından arınacağı,ağırlıklarından kurtulacağını gösteren yeni bir rant’ın    eşiğindeyiz.


                    


Kamusal Alanda İktidar   2012      Gülderen Cebeci
Seramik

Kent meydanları toplumun düşünce ve tartışma aracılığıyla kendine tesis ettiği bir dönüşüm alanıdır.Kamusal alanın siyasi kullanımı,kent meydan ve sokaklarında yer alması iktidar mekanizmasının satranç oyunu biçiminde  oluşmaktadır.